Babamsız ilk bayramım, meğer ne kıymetli bir duyguymuş insanın 40 senedir babasının yanında olma duygusu.. Kalmadı eskiden aldığımız tatlar bu malum herkesin bildiği, hissettiği ve olmalı da bu değişim sanırım her zaman diliminin bir işleyişi var nihayetinde..
Öncelikler farklılaşıyor zamanı kullanma tasarrufunda öyle yaşam hızla bireyselliğe kaymakta.. Olmasını çok istediğin bir şey olmuyor bir zaman sonra bir bakmışsın olmuş ama bir bakıyorsun ya eski değerinde istemiyorsundur artık ya da aslında o kadar da istediğin kadar değilmiş duygusu sarıveriyor her bir yanını..
Yada şimdi ki haliyle olmuyorsa bir nedeni vardır ve iyiliğinedir diye geçiştiriyoruz..
Yola çıkıyorsun her zamanki belirsizlikle nereye gitmeli bilemeden İstanbul mu olmalı? Bursa mı? yoksa daha sakin bir yerler mi derken Ankara ya en yakın deniz sahili Amasra kucaklıyor seni.. Boşalan Ankara'nın nereye kaçtığının canlı tanığı gibi araba plakalarından gördüğün 06 çokluğu.. Kapıdaki kışa inat son kez ayaklarını hırçın Karadeniz’e daldırayım diyen Amasra'nın her köşesini doldurmuş çoktan.. İyi de yapmış, balık yemenin iyi zamanı ama konaklayacak yer yok telefon açıyorsun gelen cevaplar hep aynı.. İnerken Amasra ya bu kadar araba günübirlikçi sanıyorsun halbuki yer bulamamaktan muzdaripmiş insanlar aklıda, gönlüde kalarak terk etmekteymiş meğerse sakince.. Restaurant kapılarında yer bekleyen onlarca insan balık ve meşhur Amasra salatası yemek için beklemede ve yine sakince.. Huzurlu bir yer olduğu buradan belli.. Bunca kalabalığın için bir dinginliktir gitmekte... Mevsimin ilk hamsisini indirirken midemize aklımız nerede geceleyeceğimizde! Üstümde bir ferahlık “Olmadı arabada yatarız” diyorum bildiğim tek şey bu sakinliği ve burayı terk etmemek.. Restaurantın çalışanını kafalamaya çalışıyorum evini açması için yetmezmiş gibi bana evlerinin manzarasından bahsediyor birazda küstahça.. Hadi diyorum "Tanrı misafiriyim ben neden olmasın?" olmuyor ikna edemiyorum buraları iyi bilen yeğenimi arıyorum medet umarak.. Bana tam da yemek yediğimiz yeri ve orada çalışan çocuğu tarif ediyor telefona ver diyor dönüyorum çalışan çocuğa “Bak diyorum seni nasıl kitledim”.. Konuşuyor uzun yıllardır arkadaşıymış meğer ne hoş bir tesadüf diyorum içimden.. Nihayet bir köy evinde misafir ediliyoruz..Biliyordum! diyorum halledeceğimizi biliyordum!.. Programsızlık gecemin uzamasını engelliyor geç olmadan misafir olacağımız köy evine doğru yol alıyoruz.. Bize el yapımı tatlılar ikram ediyorlar yatıyoruz.. Erkenden kalkıp ayrılıyoruz Amasra’ya dönmeden Çakraz’a gidiyoruz gözlemeli bir kahvaltı yapıyoruz “Hırçın bugün Karadeniz çok hırçın”.. Üşüyoruz, ama bir yandan da hayran hayran gülen yüzlü şirin ve duyarlı kasaba insanlarını seyrediyoruz.. Yeğenim "Geliyorum" diyor eşlik edeceğim.. Çakraz’dan, Amasra’ya dönerken buluşuyoruz kucaklaşıyoruz gezdiriyor akşama kadar.. Aynı restaurantta bu sefer çatı katında yiyoruz balıklarımızı, salatamızı erkenden de keyif için kadeh kaldırıyoruz hırçın Karadeniz’e ve kendimize..
Keyifle şeker tadında gün devam ediyor..Akşama doğru Zonguldak üzerinden Ereğli’deki evine konuk oluyoruz ev arkadaşı Ali’yle tanışıp uzun saatler sohbet ediyoruz.. Ali’yi anlatırken “Benden daha iyidir” ardından “Gün gelecekmiş teyzemi evimde ağırlayacakmışım” diyor nasıl da naif nasılda tatlılar.. Emre ve Ali’nin bekar evlerinde sabaha uzanan gecenin bir saatinde sabaha karşı yatağımdan kızarmış patates kokusuyla uyanıyorum evi bu kokunun sarması iyi hissettiriyor beni..Kararı mı oylamaya dönüyorum Ankara’ya sürenin bitmesine 15 dakika kala..
Kısa gibi görünen keyifli seyahattin yorgunluğu çöküyor final maçını izleyemeden yatağımda yeni kararsız adımların rüyasına dalıyorum..
4 yorum:
Biz de Amasra'daydık. Mengen'den geçerken sakallı "Kıymet'i ara da sor." dedi de ben aramadım :) Meğer o karelerde ben de olacakmışım. Bühübühü...
DENİZ..
SERSEM DENİZ!!
BIRRRR ÖFKE YUMAĞI OLDUM!!
SAKALLIYI SEVİYORUM GİT ÖP ONU BENİM İÇİN..
Aaa dönmüşsünüz... ne güzel yine dopdolu ve yine gülerek. (:
Ben de yaz başında amasradaydım, günü birlikti. Zaten orası bence haftalık falan olmaz, ancak günü birlik kaldırır, en azından beni (: Çakrazda da bir gün kalmış sonra oradan da ayrılmıştım, orası dahi kalabalık geldi bana (:
Akkonak civarında kaldım bir hafta, oturduğum masadan kalkmadan, kitaplarımı kapamadan (: Kaldığım pansiyonda iki aile vardı yalnızca ve doğadan başka hiçbir şey...
ÖMER..
KARA İKLİME DÖNDÜK ;)
AKKONAK NERESİ BİLMİYORUM.. BELLİ Kİ TAVSİYE EDİYORSUN.. BİR DAHA Kİ ROTA ORASI NEDEN OLMASIN.
SEVGİLER..
Yorum Gönder