27 Aralık 2010

..ZORBA BALESİ..


Müzikleri beni benden götürdü.. Kardeş ülke yakınlığındanmıdır bilmem.. Kaçırılmayacak bir gösteri..
Tık: http://fizy.com/#s/1lxidx Mikis Theodorakis - Zorba

22 Aralık 2010

..FARKINDALIK..

Hayata bam başka bakmamı sağlayan adamdır.. Şimdilerdeyse sevdiğim şehirde yalnız ama yine üretkenlikle yaşamını idame ediyor..
Arada konuşuyoruz yaşamıma, bakışıma neler kattığını sıkıştırıyorum konuşmalarımıza bilmem farkında mı benim gibi hayatına değdiği kaç kişinin yaşama bakışını değiştirdi ve değiştiriyor..
Acaba;
Kendisine dair farkındalığının ne kadar farkında?


Tık: http://fizy.com/#s/1rhyjf Etme

16 Aralık 2010

..YAĞMUR OLUR GEÇEN YILLAR,ŞEMSİYEN VAR MI?..


Bu ara hayat hızlı koşturması bol yeniliğe açık ve heyecanla devam etmekte.. Asker uğurlamalarının olduğu, kuzenlerle nefes alınan relax saatler, iş yemeklerinin sıkca gerçekleştiği bir dönem.. Uzun yıllar sonra iş yaşamına geri dönmek hakim olunan kısmın dışında yeni öğrenilen bir alanın emekleme heyecanından korkmadan ayağa kalmak.. Hala enerjimin büyük bir kısmının varlığının benle olmasının mutluluğuyla...

04 Aralık 2010

..ŞEFFAF..


Abimin haklı yorgunluğu..
Bireyleri bir dolu; bol kardeşli, yeğenli, kuzenli şahane bir ailenin mensubuyum... Yakın ilişkiler içinde olan desteklerini birbirlerinin üzerinden esirgemeyen saygının ve sevginin ağır bastığı bir alilenin bir parçasıyım... Özel günlerimiz renkli, eğlenceli hafızalarda her daim mutlulukla anılan anlarla doludur... Bireylerin Ankara dışına dağılmamış hemen hemen hepsinin burada yaşadığı bu nedenlede kopukluklar yaşamamış bir ailedir benim ailem.. Ailenin en küçüğü ben olduğumdan bende sonra bir dolu yeğenimin aile kurma keyfine erişmiş yaştalar...
Yine çok özel bir gece yaşadık dilerim ki yolları bahtları açık olsun.. Dilerim ki mutsuzluk kapılarındaki paspastan içeri giremesin..

+Babamın renkli kişiliği eksik hissedilsede bir yerlerden gururla bizi seyrettiğine eminim..

Tık:
http://fizy.com/#s/16mejw The Eagles - Hotel California

29 Kasım 2010

..ARALIK'DA..


Bugünü Leonard Cohen müzikleriyle doldurup, Paul Auster Yanılsamalar kitabının satırlarıyla tamamlasam..
2010 bitmeden;
New York'a,
Barselona'ya oradan
İtalya-Roma'ya gitsem
İsviçre çok tekrarlı olacak olsada doyumsuz dostluk sağolsun yine yeniden gitsem..
Yıllardır ertelenen ikinci Paris'e de gitsem
Ve,
Antalya her soluk, Antalya..
Hareket noktası hep Antalya olsa ve sonra oraya insem tekrar tekrar...
Bekler misin beni? Beklemelisin ne olur!
Ve bekle..
Şarap, iyi müzik, ritmik dans ve sen olsan!
Bol fotoğraf da olsa
Yaş 40
Ne vakit kapıma dayandınki sen?
Ve,
Baba yine uğrasana bana, ne olur..
Çok özledim seni...

26 Kasım 2010

..GÖRDÜKÇE SENİ TAZELENİR SANKİ HAYATIM..

Bu bebek kış bebeği insanın içini ıstan, ısırmaklık, yemelik ve huzur dolu.. Annesi benim can Deniz'im ve kızı(n)mızı muhteşem yetiştirecek hiç kuşkum yok..

Şarap kadehte değil, zihinde bulur rengini..
Yaldızlar ve yıldızlar karanlıkta ışıldar..
Fakat karanlık, her zaman her şeyi örtmeyebilir.
Şaraba bir lezzet istiyorsan hayatta,
Gün ışığında ışıldayan adamlar seçeceksin sofrana.


Tık: http://fizy.com/#s/1lxdil Zaz - Je veux

23 Kasım 2010

..ANTALYA'DA SONBAHAR..


Yüzümde dolaşan tadımı kaçırmasına neden olan sol gözüm ardından sağ gözüm ardındanda diş virüsüm microbum adı her ne ise bayram tarihine denk geldi..
Günüm oysaki pür neşe başlamıştı erkenden hazırlandım canım kardeşlerimin törenine katıldım ardından bavuluma her zamanki gibi gereğinden fazla kıyafet doldurdum ve akşam saatlerinde kanatlandım Antalya'ya indim..Uçağın kapısında inerken her zamanki gibi o muhteşem Antalya kokusunu o hiç dinmeyen heyecanla dibime kadar çektim..Ardından yerleştim kalacağım yere sol gözümde çıkan arpacık illetine sarımsak tedavisi uyguladım veda ettim.. Ardından sağ gözümde benimle eşlik eden arpacığa bu sefer sadece göz kırptım.. Ama yetmemiş olacak ki davul gözümle bayram tatilinin son gününe kadar eşlik etti bana.. Bu sefer hayat bana bayram olsun diyemedim.. Hatta biraz sıkılmış Ankara semalarında buldum kendimi.. Pofff ve de Deniz'im gibi bühhüüüühüüüü..

21 Kasım 2010

..

Nefes almayı en sevdiğin şehirde; yüzünü güneşe verip sonsuz maviliğe dalıp gidersin fondaki müziğe eski bir alışkanlık olan Türk kahvesiyle eşlik edip yıllarını geçirdiğin ve çok önemsediğin birinin satırlarında kaybolursun.. Kahvenden lezzetle bir yudum daha alır ve merakla yazdığı her satırda kendini, onu paylaştıklarını ararsın, bulursunda ardından bir kez daha okursun ve dergiyi usulca kapatır aldığın yere geri bırakırsın.. Kahvenden alacağın bir diğer yudumda kahvenin içindeki görüntünün şaşkınlığıyla afallayıp Akdeniz'in sonsuzluğunda uçuşan simurg kuşuna sen de usulca el sallarsın...

12 Kasım 2010

..BİR BAKMIŞSIN, HER ŞEY DEĞİŞMİŞ..

Kuzilerle kanatlandık..kutlayacak nedenlerimiz o kadar çok ki şükür..
Her yıl yinelemekten mutluluk duyduğum Ata ziyareti..Mensubu olduğum derneğin değerli kardeşleriyle..
Toprağımdan özel insanlarla bir arada bir pazar kahvaltısı yaptık..Bağların kuvvetine hep inanmışımdır..


Bu kızlar olmazsa çok şey kaybederim bu yaşamda ben! beni çoğaltan yenileyen enerji veren tam bir takım kardeş ve arkadaşlığı..
Tık: http://fizy.com/#s/1aj6nj Sezen Aksu - Eskidendi,çok eskiden.

08 Kasım 2010

..PEŞİ SIRA..

Günler süratle giden bir trenin penceresinde görüntülerin birbirine karışma hızında geçmekte. Yapılanlar, yapılacaklar!! Bugünküler, yarınkiler, geçmiş günden kalanlar, öbür hafta sonundakiler hatta öbür ayda yapılacaklar ekleniyor vagonlanları çeken trene peşisıra..

Kimi zaman yorgunluktan mı bilinmez hızını durdurup birikenlere bir göz atıp yükü hafifletmeye çabalıyorsun acilleri yetiştir yetişmeyecekleri ertele derken aslında bitirdiğini sandığın ne varsa ardından yenileriyle devam etmekte.. Yeni yollar, yeni yöntemler arıyorsun bir yandanda.. Yanından senden daha az yükü olduğunu düşündüğün hızla geçip gidenlere bakakalıyorsun nasıl yetiştiriyorlar nasıl hallediyorlar diye, hatta birazda şaşkınlıkla.. Sonra bir diğerine bakıyorsun sonu gelmez vagon sayısının ağırlıyla yol almaya çalışıyor bu seferde seviniyorsun en azından halledebileceklerinin, halledilemeyecek ağırlıkta olmalarının saflık derecesindeki mutluluğuyla.. Bazen de bir el tutuyor seni seviniyorsun.. Ama öylesi kısa sürüyor ki ve en nihayetinde yalnız olduğunu biliyorsun,bu durum yıkmıyor seni; çünkü yılmayacak, yıkılmayacak yaşlarda olduğunu biliyorsun dileğinin tüm peşisıra gelenlere rağmen raydan çıkmamak olduğunuda bilerek ve özgüvenle yoluna bakıyorsun..

Ardından bir film de geçen replik aklına geliyor.
“Ekmenin bir zamanının olduğu gibi,biçmesinde bir zamanının olduğunu”..

Tık: http://fizy.com/#s/1d7flg Pink Floyd - Time

28 Ekim 2010

..NE ARA GEÇTİ BU KADAR ZAMAN..

Yıl 94 Antalya da yaşadığım yıllar, kuzenimle tatile geldiler bana.. Yerinde duramayan cıvıl cıvıl bir karakter 1 haftalık tatil yapacaklardı bende 1 ay kaldılar.. Çok eğlendiğimiz keyif aldığımız bir dönem oldu.. Henüz liseden yeni mezun ve büyüme sancılarını çektikleri dönem.. O gün sevdim, yeride hep o sıcaklıkta kaldı yaşamımda.. Tatil sürecinde bir sabah uyandığımda Mimarlığı kazandığını ve paylaştığı ilk insan oldum..
Korkuyordu Kıbrıs da okumak, aileden uzaklaşmak biraz ürkütsede başarısını bugün kendi ofisini açarak ortaya koydu.. Yolun hep açık olsun cıvıltı Pınar..
http://www.pinargunseven.com/

27 Ekim 2010

..VE ZAMAN AKIŞTA VE GEÇMİŞE ÖFKEYLE!!


Usulca illere sığınmak düşer aklıma, kara kışlarda
Ateşim dumansız, arayışlarda
Hastayım yorgunum seni bekliyorum
Ve zaman akışta

Sussam dilime yazık
Uçmamak kanatlarıma
Gün yine acıya çaldı bir yerde
Ve zaman akışta

Usulca illere sığınmak düşer aklıma, kara kışlarda
Sarısız umarsız, arayışlarda
Hastayım yorgunum seni bekliyorum
Ve zaman akışta

Sussam dilime yazık
Uçmamak kanatlarıma
Gün yine acıya çaldı bir yerde
Ve zaman akışta


Tık:
http://fizy.com/#s/1l1ooh Vedat Sakman - Usulca

26 Ekim 2010

..İŞTE ÖYLE BİR ŞEY..

Yataklarda GS mağlubiyetinden dolayı saatlerce ağlayan bir GS lı, şimdi boynuna FB atkısı alacak kadar duruma hakim; FB nin, GS daha iyi oynadığını kabul edecek kadar duyarlı bir Tutkun'la maç izlemek gelecek nesillerin fanatiklikten uzak bir dünya insanı olduğunun keyfini yaşattı bana.. Şaşırtı ve yine ben bayıldım.. Yeni, yineden hayran kaldım..

Tık: http://fizy.com/#s/1mfj0v Athena - Şanlı Fenerbahçe

24 Ekim 2010

..BLUES..


Uzun yıllardır gittiğim her seferinde büyük keyifler aldığım ve bu ülkede istikrarla devam eden bu tür organizasyonlardan çok mutlu olduğum bir müzik dinletisi..

Tık: http://fizy.com/#s/1mf9qg Gary Moore & BB King - Thrill is gone

15 Ekim 2010

..MODERN ZAMANLAR..



İstanbul modernden sonra, Ankara da yeni açılan Cer modern de aldım soluğu..
Sergi sonraları biraz soluklanmak için cafelerinde otururken İstanbul da ki gibi deniz kenarında ve önünden dev gibi gemiler geçmiyor ama o da en azından sessiz ve huzur verici..

Tık:
http://fizy.com/#s/1lx8by Brazzaville - Barcelona

14 Ekim 2010

..DERİN/SİZLİK..

Hava berbat hiç sevmedim ben böylesi havaları..
Henüz öğle saatlerini yaşarken akşamın alaca karanlığını yaşatması ne fena..
Oysa bedenimi, hep güneşe teslim etmeyi sevdim ben. Bir de olmazsa olmazlarımdan denize..

"yol tükendi ben tükendim
kim olduğunu söyle
bitsin seninle bu savaşım"..

Tık: http://fizy.com/#s/1m0tml Natalie Merchant - This house on fire

08 Ekim 2010

..ZAMAN DEDİĞİN..



Zaman dediğin şey sayılardan ibaret bir kavram çoğu zaman..
Neyi beklediğine ya da neyi istediğine bağlı da çoğu zaman..
Bazen eksilmesin ister insan vedanın ağırlığından, kimi zamanda an hızında eksilsin ister takvim yapraklarının sayfalarını kavuşmalar için..

Yeni bir yaşa girmenin heyecanı varken bir yandan da askerde kalınacak gün sayısının çokluğudur yaşadığın..

Ve,

Nihayetinde biter ve an gelir uzun masalarda sohbetlerin kısacık konusu olarak kalıverir çoğu zamanda yaşadığın o anlar o zamanlar..
Bizimde bir İstanbul masalımız yeni yaşının yüzüne yansıttığı aydınlığın keyif tadı olarak kaldı..

Tık: http://fizy.com/#s/1ajdnc Kıraç-Bir istanbul masalı

07 Ekim 2010

..KARAKTER KADERDİR!..

İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu olan "Vahşet Tanrısı" esasında Zerrin Tekindor'a olan zaâfım nedeniyle tercih ettiğim bir oyun oldu.. Sezonun ilk oyununu böylece zevkle seyrettim.. Çoğu zaman yine zaâfımız olan çocuklarımız yüzünden nasıl da yolda çıkabildiğimizin biraz tahrikle nasılda kabalaşabildiğimizin canlı tanığı gibiydiler..

Konusu kısaca:Çocukları kavga etmiş iki aile "medeni bir uzlaşmaya varmak" istemektedir. Kibarca konuşmaya başlarlar ama saatler sonra kıyametler kopar. Çünkü hayatları farklı mutsuzluklar içeren bu bireyler şu gerçekle karşılaşacaktır.
İnsan aşkı ve evliliği hayalleriyle ve yetenekleriyle yaratır karakterleriyle mahveder.
Karakter kaderdir!

29 Eylül 2010

..EMANETÇİLERİM..

Kışla beraber kızlarla gelenekselleşen günün her hangi bir saatinde gelişen kahvaltı, yemek içmek, gezmek tozmak, illahiki dedikodu ;) ve hayatlarımızda olan bitenlerin trafiğide hız kazandı..
Olmasanız çok eksik kalırdım ben..

Tık: http://fizy.com/#s/1ahts0 Yavuz Bingöl - Gitme

28 Eylül 2010

..ÖYLE BİR GEÇER ZAMANKİ..




Yazdan kalma günlerin, denizsiz tekrarını yaşayalım istedik karasal iklimde.. Bir soluk yaşadık üç gün üç gece..Uzun keyifli kahvaltılar.. Uzun soluklu akşam yemekleri.. Tutkun'un Puntoyla gezileri, gece beraber uyumaları yaşamıma ayrı bir tat kattı.. Geldikleri rüzgarlada geri döndüler..
İlkgün, Suzi, Oktay ve Punto yüreğim sizlerle ısındı bu kapı sizlere ardına kadar açık.. Üşümeden yine gelin..

Tık: http://fizy.com/#s/1lserd Erkin Koray - Öyle bir geçer zamanki

25 Eylül 2010

..DÜN,BUGÜN,YARIN VE HER DAİM..


Canlarım, Çok istememe rağmen olmadı. Gelmeyi başaramadım içimde ki bu burukluk her daim olacak hep.. Onların mutluluğu ve sizin onlarla büyüyen ailenizse tek tesellim olacak.. Umarım Allah daha fazla başka ayrılıklar, yanlarımızda olamama eksikliği vermez.. Sizleri ve büyüyen ailenizi çok seviyorum.. Aklımda, bedenimde, ruhumda yaşadığınız o muhteşem gecenizde ve her daim sizlerle unutma!.. Çok sevdiğim dünya ve ahiret arkadaşım dostum..

Tık: http://fizy.com/#s/1lusl2 Orginal soundtrack - Amelie

20 Eylül 2010

..TUTKUM..

Yaşamım anlamı, değerlim, yarınım, umudum, kıyamadığım herşeyim..
Yolun açık olsun.. Büyüme hızına yetişmek yaşadığım en büyük adrenalin..
Yolun açık olsun..
Tık: http://fizy.com/#s/1agvxr Sezen Aksu - Gidemem

15 Eylül 2010

..BİZ BÜYÜDÜK VE DEĞİŞTİ DÜNYA..

Babamsız ilk bayramım, meğer ne kıymetli bir duyguymuş insanın 40 senedir babasının yanında olma duygusu.. Kalmadı eskiden aldığımız tatlar bu malum herkesin bildiği, hissettiği ve olmalı da bu değişim sanırım her zaman diliminin bir işleyişi var nihayetinde..
Öncelikler farklılaşıyor zamanı kullanma tasarrufunda öyle yaşam hızla bireyselliğe kaymakta.. Olmasını çok istediğin bir şey olmuyor bir zaman sonra bir bakmışsın olmuş ama bir bakıyorsun ya eski değerinde istemiyorsundur artık ya da aslında o kadar da istediğin kadar değilmiş duygusu sarıveriyor her bir yanını..
Yada şimdi ki haliyle olmuyorsa bir nedeni vardır ve iyiliğinedir diye geçiştiriyoruz..


Yola çıkıyorsun her zamanki belirsizlikle nereye gitmeli bilemeden İstanbul mu olmalı? Bursa mı? yoksa daha sakin bir yerler mi derken Ankara ya en yakın deniz sahili Amasra kucaklıyor seni.. Boşalan Ankara'nın nereye kaçtığının canlı tanığı gibi araba plakalarından gördüğün 06 çokluğu.. Kapıdaki kışa inat son kez ayaklarını hırçın Karadeniz’e daldırayım diyen Amasra'nın her köşesini doldurmuş çoktan.. İyi de yapmış, balık yemenin iyi zamanı ama konaklayacak yer yok telefon açıyorsun gelen cevaplar hep aynı.. İnerken Amasra ya bu kadar araba günübirlikçi sanıyorsun halbuki yer bulamamaktan muzdaripmiş insanlar aklıda, gönlüde kalarak terk etmekteymiş meğerse sakince.. Restaurant kapılarında yer bekleyen onlarca insan balık ve meşhur Amasra salatası yemek için beklemede ve yine sakince.. Huzurlu bir yer olduğu buradan belli.. Bunca kalabalığın için bir dinginliktir gitmekte... Mevsimin ilk hamsisini indirirken midemize aklımız nerede geceleyeceğimizde! Üstümde bir ferahlık “Olmadı arabada yatarız” diyorum bildiğim tek şey bu sakinliği ve burayı terk etmemek.. Restaurantın çalışanını kafalamaya çalışıyorum evini açması için yetmezmiş gibi bana evlerinin manzarasından bahsediyor birazda küstahça.. Hadi diyorum "Tanrı misafiriyim ben neden olmasın?" olmuyor ikna edemiyorum buraları iyi bilen yeğenimi arıyorum medet umarak.. Bana tam da yemek yediğimiz yeri ve orada çalışan çocuğu tarif ediyor telefona ver diyor dönüyorum çalışan çocuğa “Bak diyorum seni nasıl kitledim”.. Konuşuyor uzun yıllardır arkadaşıymış meğer ne hoş bir tesadüf diyorum içimden.. Nihayet bir köy evinde misafir ediliyoruz..Biliyordum! diyorum halledeceğimizi biliyordum!.. Programsızlık gecemin uzamasını engelliyor geç olmadan misafir olacağımız köy evine doğru yol alıyoruz.. Bize el yapımı tatlılar ikram ediyorlar yatıyoruz.. Erkenden kalkıp ayrılıyoruz Amasra’ya dönmeden Çakraz’a gidiyoruz gözlemeli bir kahvaltı yapıyoruz “Hırçın bugün Karadeniz çok hırçın”.. Üşüyoruz, ama bir yandan da hayran hayran gülen yüzlü şirin ve duyarlı kasaba insanlarını seyrediyoruz.. Yeğenim "Geliyorum" diyor eşlik edeceğim.. Çakraz’dan, Amasra’ya dönerken buluşuyoruz kucaklaşıyoruz gezdiriyor akşama kadar.. Aynı restaurantta bu sefer çatı katında yiyoruz balıklarımızı, salatamızı erkenden de keyif için kadeh kaldırıyoruz hırçın Karadeniz’e ve kendimize..

Keyifle şeker tadında gün devam ediyor..Akşama doğru Zonguldak üzerinden Ereğli’deki evine konuk oluyoruz ev arkadaşı Ali’yle tanışıp uzun saatler sohbet ediyoruz.. Ali’yi anlatırken “Benden daha iyidir” ardından “Gün gelecekmiş teyzemi evimde ağırlayacakmışım” diyor nasıl da naif nasılda tatlılar.. Emre ve Ali’nin bekar evlerinde sabaha uzanan gecenin bir saatinde sabaha karşı yatağımdan kızarmış patates kokusuyla uyanıyorum evi bu kokunun sarması iyi hissettiriyor beni..Kararı mı oylamaya dönüyorum Ankara’ya sürenin bitmesine 15 dakika kala..
Kısa gibi görünen keyifli seyahattin yorgunluğu çöküyor final maçını izleyemeden yatağımda yeni kararsız adımların rüyasına dalıyorum..

Tık: http://fizy.com/#s/17omkb Gökhan Kırdar -Yağmur