29 Eylül 2008

..ÇİKOLATA..

Sevdiğim filmlerden biridir Çikolata…
Çikolatanın bizatihi kendisini sevdiğimden midir bilmiyorum..
Bu şahane filmin unutulmaz karelerinden birinde Fransa’nın küçük bir köyüne kızıyla beraber taşınan bir kadın tamda Hıristiyanların 'Büyük Oruç' dedikleri kutsal günler içine bir çikolata dükkanı açar…Köyün yobaz belediye başkanı sürekli dedikodu yapmaya başlar ve kadını kasabadan kovmaya uğraşır..
Büyük perhizde çikolatacı dükkanı açtı! Çikolata yemeyin, günaha girersiniz! Bu kadın kasabamızın ahlakını bozacak!
diye kasabalıyı kışkırtmaya çalışır...
Ama insancıl, bu sıcak kadın, dükkanına gelenlere sıcak çikolatalar ikram ederek, sorunlarıyla ilgilenerek, kasabalıların gönüllerini kısa zamanda kazanmayı başarır..
Ve bir gece kasabanın belediye başkanı gizlice çikolata dükkana girip bütün çikolataları dağıtmak ister ama oruçlu olmasına rağmen çikolataların cazibesine dayanamaz ve başlar yemeye sabaha kadar birbirinden lezzetli çikolataları yiyip kendinden geçip dükkanın vitrininde uyuya kalır… Sabaha karşı dükkanına gelen vitrininde bulduğu başkana derki
Merak etmeyin kimse bilmeyecek!..
İşte bu filmin unutulmaz sahnelerinden biridir...
Bunca olumsuzluğa rağmen iyi niyet ve sevgiyle çözülmeyecek şey yok mu sahiden...
Bir tatlı hem insanı baştan çıkarıp hem de ardından huzur verir mi sahiden...

hımmm...
çook tatlı günler gelsin... ters giden bir gezegen vardı neydi adı o da artık ters açısını bıraksın... alınan kararlar bir an önce hayata geçsin..v.s v.s

26 Eylül 2008

..ASİL VE MAĞRUR..

Akdoğan Topaçlıoğlu
1959 yılında Ankara'da doğdu. Gazi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalından mezun Resim çalışmalarını Ankara'da sürdürüyor.
Kadın başka bir canlıyla bu kadar mı güzel resmedilebilir..
Yaşamdaki benzerlikleri gibi ikiside asil ve mağrur..

18 Eylül 2008

..İKİZ(Mİ)..


Hep vakitsiz kapımızı çalan bu sonbahar...
Hasretle beklenen İlkbaharın insanın yüzünü güldüren coşkusu,bereketi ve doğurganlığına inat.
Sararmış yüzüyle yetmezmiş gibi bir de adıyla müsemma anılan hüzünlü Eylül'ü iyice hissettim ilk baharın ikiz kardeşi olduğunu düşündüğüm terkedişlerin mevsimi Sonbaharı dün gece..
Ağlamaklı,sararıp solan yüzü; gecenin bir yarısı yatağıma kendinden beklenmeyecek bir gürültüyle eşlik etti..
“Hüzünle” eş koşulan bu son baharı sever misin?deseler bana derim ki:kardeş kardeşten ayrılır mı?

08 Eylül 2008

..AKIL..


Bir akıl hastanesi ziyareti sırasında,adamın biri sorar:

Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor:

Bir küveti su ile dolduruyoruz.

Sonra hastaya üç şey veriyoruz.

Bir kaşık,bir fincan ve bir kova.

Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.

Siz ne yapardınız?

Adam:Ooo!Anladım.Normal bir insan kovayı tercih eder.Çünkü kova,kaşık ve fincandan daha büyük.

"Hayır"der doktor.

Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.

Ders:Sadece size sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl.

04 Eylül 2008

..YAŞANANLARDAN ARDA KALAN IV..

yaşanan muzurluklar, yenen damaklarda kalan olağanüstü lezzetler mutluluğa tanıklık eden zamanlar..bir yaz daha hızla biterken yaşananlar ardımdan gelemeyecek ama zihnimde taptaze kalacak...


Dostluğunu ve samimiyetini bir gram eksik etmeyen dünya kadını Aydan'ın en özel günlerinden birine tanık etmek..

Yeni yaşlar yeni heyecanlar..


Yeni oluşumlara göz kırpmalar dibine kadar paylaşmalar..


Güne olağanüstü bir atmosferde ve sevdiklerinle güne başlamak..

sorgusuz yargısız saatler geçirmek..

sevdiklerimle çevrili keyifli akşam yemekleri..

muhteşem manzaralar hep ardım sıra gelirken zamanda..

ilk çalışma, ilk para kazanma heycanlarına tanıklık etmek..


varlıkları hep yüzümü güldüren insanlar..



yaşanan muzurluklar..


şahane bir dolunayın süslediği gecenin ardında kısmet aramak zamanda..
bir akşam üstü başlayıp dolunayın yaşanan geceye tanıklığıyla sona eren dostlarla çevrili bir akşam yemekleri...