27 Ekim 2009

..BEN BİRİM..


Birden bire
Ben kimin
Geçmişte neler gizli
Yaşam başkalarına oynana bir oyun mu
Benim rolüm ne
Peki ya sen
Şimdi nerde nasılsın
Neler geçiyor gönlünden
Birbirimizi gerçekten tanıyor muyuz?
Sevmeyi biliyor muyuz?
Söyle bana ben kimim?
Ben kimim?
Bakıp da görmediğin
Duyup da dinlemediğin
Arayıp da bulamadığın
Beni bende keşfet
Ben kimim
Ben
Birim
Ben birim
Birim
Bir..

23 Ekim 2009

..ADI(N) SONBAHAR..

Adın Sonbahar ve sen benim mevsimim değilsin ama hissettirdiklerin diğer kardeşlerinden daha başka, daha özel daha vurgundur..
Ve..
Belki de kaçışım ondandır kim bilir?!
Bilmemek bazen nasılda iyidir, iyi gelir insana..
Bilmek birazda karar vermek midir?
Karar vermek zor mudur?
Kararlar kara mıdır?

18 Ekim 2009

..HEY EYLÜL NE ARA GİTTİN SEN..

Farketmeden geçen bir zaman dilimi var yaşamımda şu ara..
Hey Eylül ne ara gittin sen?

Kuzenlerimle yaşanan her anın ve yemeklerin keyfi sonsuz..

Canım kardeşlerimle rutin yemeklerimiz..
Ait olduğum topraklarının gençleriyle dinamik bir gece..
Bulgaristan Elçiliği Kavaklıderem Der.ortaklaşa düzenlediği Gül gecesi..
Güneşin son göz kırpmaları tene değen son ılık rüzgarlar ayaküstü balık keyfi..
Hayatta üstüne bu kadar sevebileceğim bir çocuk daha olamaz dediğim adam artık 22 yaşında..
Uzun süredir görüşülmeyen arkadaşlarla yemek kaçamakları ve sohbetler..
diye uzayan giden ve..
Ardıma bir baktımki gitmişsin bir el bile sallayamadan Ey Eylül..

14 Ekim 2009

..KARANLIKTAKİLER..


Fazlasıyla sarsıcı,gerçekci filmin sonlarına doğru olan sahnelerinden gereğinden fazla etkilenlerdenim..
Böyle sarsıcı çokda beklenmedik bir olayı tek başına yüklenmek zorunda ve mecbur bırakılan kadınlara bir kez daha çaresizce bakakaldım..
İzlenesi film.

09 Ekim 2009

..VİCDAN YALNIZ DEĞİLDİR..

...
Hangi ırktan, hangi dinden, hangi kültürden olursanız olun bir adam bir çocuğu dövdüğünde buna isyan edersiniz.

Bütün hayatımızı, bütün kişiliğimizi, bütün varlığımızı, doğuştan sahip olduğumuz bu özelliklerimizden hangisine sahip çıktığımız, hangisini besleyip büyüttüğümüz belirler.

Bazıları, kötülüklerini ve vahşetlerini sınırsızca kullanırlar.

Kendi kısa hayatlarını biraz daha iyi yaşamak, biraz daha zengin olmak, biraz daha güçlü olmak için başka insanları ezer, aşağılar ve öldürürler.

Bazıları, bu kötülüklere katılmazlar. Vicdanları buna izin vermez. Ya da kötü olacak cesaretleri yoktur. Onlar, kötülükleri tasvip etmez ama bu kötülüğe karşı da çıkmazlar.

Bazıları da, sadece vicdanlarını dinler, kendi çıkarlarından vazgeçer ve güçsüz olanları korurlar.

Kötülüğün ve vahşetin “mantıklı” bir nedeni vardır. Onlar bunu kendi çıkarları için yaparlar. Ve biz, kendi çıkarlarımız için yaptıklarımızın mantığa uygun olduğunu düşünürüz.

Vicdanın ve iyiliğin ise mantıklı bir nedeni yoktur.

Belki de bu yüzden Kant, “Ben yıldızlara ve iyiliğe şaşarım” demiştir.
İyilik, gerçekten de şaşırtıcıdır.
Doğanın canlılara yüklediği bencilliğe ve vahşete aykırıdır çünkü.
Tarih, mantıklı kötülüklerle, mantıksız iyiliklerin dövüşüne şahit olmuştur her zaman.
...
A.ALTAN

07 Ekim 2009

..OLMAK..


KENDİM OLMAK,
VE;
ÖYLE YAŞAMAK İSTİYORUM..

01 Ekim 2009

+ HEIDI'NIN SELAMI VAR..

Sadece çok özlersiniz..
Aradaki mesafeler bir türlü dinmez yüreğinde..

Aklın gitmelerdedir hep..

Yanında kendini iyi hissettiğiniz ender dostlardandır onlar; yerleri özel ve çok kıymetlidir..

Özel anlar yaşar insan bazen ve belki de sadece bir kez yaşar ve sen bunu ıskalamak istemezsin çılgınca yanında olmak istersiniz..

Şartlar el vermese bile orda olmak en doğrudur ve olursunuzda..

Sürprizdir bu gidiş aslında ve karşısında görünce ansızın seni en son sanki dün görmüş gibi yakın ama yıllardır görüşmemiş gibi sıkı sıkı sarılırsın..

Veda etmeye hazırlandığın şahane bir yaz tatilinin üstüne tadı çok yerinde bir dilim pastanın kreması gibi gelir onları görmek..

Gittiğin gibi yine doyamadan döner gelirsiniz..Daha soluksuz, zamansız zamanlarda görüşmeyi hayal ederek..

Ardıma bile bakamadan sadece el sallayarak öylece..

Müthiş bir deneyim daha yaşarsın özel bir izinle o şahane kadın bana kokpitte uçma şansı tanır..İki asker kökenli F16 pilotları eşliğinde İsviçre semalarından başlayıp Antalya da son bulan bir yolculuk yapmak çok heyecan vericidir..Her meraklı yolcu gibi onlar için sıradan ama benim için merak uyandırıcı sonu gelmez sorular sorarsın..
Tek bir kare fotoğraf çekemeden!!..
Kuş gibi süzülmek sevdiğin şehre bir de gökyüzünden bakıp bu kadar büyülü olmasına tekrar şaşarsın..Boşuna sevmediğini anlarsın bir kez daha..
Locarno/Ascona/
Ayrılığın sende bıraktığı sızıyı ve ardından yaşadığın o hoş deneyimden sonra yaşamayı istediğin şehrin sıcaklığı ve doyamadığın diğer güzel insanlar seni karşılar havalanında..Aslında kimselere haber vermeden o Akdeniz güneşinin kıskanılacak güzellikteki sıcaklığını tenine değdirmeden gri Ankara uçağının saatinin sessizce beklemeyi planlarken seni sabırsızlıkla bekleyen o şahane kadınlarla şenlenir birden öğle saatlerin.. yanında getirdiği hüznü unuttururlar sana bir çırpıda ve kaçırırlar seni kalan bir kaç saate inat Antalya'yı bir baştan bir başa.. sadece on gün önce ardında bıraktığın o şehri aylardır görmüyormuş gibi tekrar özlemle seyredersin, koklarsın havasını..Hızla geçen saatlere sohbetin ve kahvelerin eşliğinde veda edersin tekrar..Bir gün içinde bu kadar veda sıkar, boğulursun..Dönüş yolu içinde güzel şeylerde barındırırda ve sen artık bardağın dolu tarafıyla daha çok ilgilenmen gerektiğini bilirsin...