27 Ağustos 2008

..YAŞANANLARDAN ARDA KALAN III.

Bir hafta sonu kaçamağı daha yapılır ve bu seferki istikamet Kumluca'ya bağlı Korsan koyu..Koyun diğer burnunda Adrasan var genellikle oraya kadar gelinip daha ileri gidilmiyor..Burada özel bir tesis yok..Daha çok yazlıkçılar var..Ama yolu buralara kadar düşenlerin görmesi gereken güzellikte ve deniz akvaryumdan farksız..
"Işık oyunlarıyla seyir halinde olan gemileri yanıltarak karaya oturmasına neden olup gemileri yağmalamalarından dolayı koyun adının Korsan Koyu olduğu rivayet edilir"..
Denizde yüzerken makarnasının bir ucunu mayosuna bağlamış makarnanın öteki ucunda 'deniz bu ne zaman ne olacağı belli olmaz' diyerek makarnanın diğer ucuna da deniz gözlüğü takmış bir adamla suda yapılan samimi konuşmada korsan koyunun geçmişine sayesinde vakıf olduk.. Ayrıca bu tedbirli ve temkinli adam 9 ay iş stresiyle geçen zamanın bu koyda geçen 3 ayla yok edilebildiğini idda etti bize..Ayrıca kendi yaptığını söylediği balıkçı teknesine yüzerken aslında Eskişehirli olduğunu ve denizi daha önceleri hiç tanımadığını öğrendik..

25 Ağustos 2008

..YAŞANANLARDAN ARDA KALAN II..

Kaş..



Kalkan..

Fethiye..


Bir sonraki hafta rota yine bir dalış programı sayesinde Fethiye..kıyı yolundan alınan keyif dolu bir yol..mavinin insanı sarhoş edici etkisi..yol boyu kıyıdan tanık olmak sonsuz maviliğe..kimi zaman onlarca kez geçtiğimiz kimindeyse ilk kez görüyormuşcasına heyecanlanmak.. herseferinde başka bir yüzünü, rengini sunan Akdeniz..kıyı boyunca sonsuz maviliklere dalmak mavilenmek...
Antalya dan başlayıp bir solukta Kaş da nefes almak ardından birbirinden leziz makarnaların olduğu bella pasta da çeşit çeşit makarnalardan birinin tadına varmak...ardından içilen sıcak bir çay ve yine yola devam..yediklerin damağında sarhoş edici etkisi daha devam ederken birden bire karşına çıkıveren Kalkan..Ve akşamında kendi seçtiğin balığı pişirtmek ve etrafını saran coşkulu kalabalık havada iştah açan balıkların kokusu ardından gelen nefis bir balık ve denizi seyre dalarak uzanmak Fethiye'nin gecesinden sabahına..

23 Ağustos 2008

..TRUVA..

Aspendos Antik Tiyatro..


Anadolu Ateşini o görkemli Antik Aspendos tiyatrosunda; binlerce yerli ve yabancı turistle izlemiş ve hayli etkilenmiştim..beklentim mi yüksekti bilmiyorum ama Truva da aynı etkiyi alamadım..izlemek için izledim sonlara doğru..büyük çaba, gayret, yatırım yapılmış ama ben Anadolu ateşini ilk olduğundan mı yoksa o görkemli sahnede izlediğimden miydi iliklerime kadar işlemiş olarak izleyip ayrılmıştım..Aspendos Tiyatrosunun hemen yanına tam bir inşaat çirkinliğiyle Gloria Aspendos Arena adı altında bir yapı yapılmış muhtelif gösteriler için sanırım amaç Aspendos'u korumak ama bu arenada öylesi bir görkemin yanında tam bir özensizlik işi..

19 Ağustos 2008

..YAŞANANLARDA ARDA KALAN I..

..göcek

.. sardunya-selimiye köyü-marmaris

..Datça

Başka başka planlar yapıla dursun hayat zaten kendi oyununu oynarya hani insana; işte öyle bir durumdu yaşadığım..Bir yandan yârim Antalya mı anlamlandıran şahane iki kadınla beraber kısa bir İstanbul kaçamağı düşlerken heyecanlı heyecanlı bir baktımki onlara dahil olamak şu arada dursun onlara el sallarken buldum kendimi..yine başka bir zaman diliminde bir başka arkadaşımlada her şeyden ve herkesten uzak bir kısa Ege tatili yapıp diyetlere uygun bol zeytinyağlı yemekleri yemeyi planlıyorken hayatın oyunu bana hepsinden farklı bir plan hazırlamış iki kişilik bambaşka bir planım birde baktımki çok kişili bir Marmaris tatili olmuş..

ve herşeye rağmen..

Çıktık yola bazıları ilk bazılarını onlarca kez gördüğüm o canım Akdeniz kıyıları ve tarihi..yine sımsıcak açmış kollarını yeni keşiflere gözden kaçırdıklarımızı bir kez daha tanıklık etmeye; görmeye, yeni lezzetlere..

İçim bazen haykırıyor ne şanslı olduğumu haç seferi gibi her yıl tekrar yaşadığım huzura erdiğim büyülendiğim bu cânım Akdeniz..o kadar cömert ki o kadar gizemli ki o kadar özel ki..Akdeniz'in kalbi Antalya'dan sanki ilk kez çıkıyormuşcasına bir heyecanla sahilinden ya da toroslarından kıvrıla kıvrıla yol aldığımı benzerlerini onlarca kez gördüğüm yerler sanki ilk kez görüyormuşum gibi heyecanlandıran sahil kasabaları..

Uğramadan geçilemeyecek Göcek koyları az mola verip içilen çaylar..ardından Ablamı Bodrum'dan Marmaris'e çağırıp onu da oradan alıp Marmaris'in Selimiye köyünde zamanın durduğu bu yerde bir kaç gün geçirmek..sonsuz mavilik dupduru güzellikteki bir gelinin duvak taçının üstünde onlarca teknenin süzülüşü..dostlarla buluşmalar sardunyada yenen akşam yemekleri..sohbetlerin sonunda sabah yolların ayrılması onlar içlerini kaplayan yeni bir heyecanla kaptansız ilk kez kendi kullanacakları yelkenliyle yunan adalarına yol alınırken kalan bizlerde rotamızı çevirdik Datça'ya...



..kız kumunun hikayesi..

Üç bin yıl önce Baybassos kentinin kralı uzun savaş günleri sonrasın savaşı kaybetmiş.Kenti ele geçirilmiş ve öldürülmüş,Baybassos Kralının güzeller güzeli prensesi korsanlardan kaçmak ister,prenses yüzme bilmediğinden eteğine kum doldurur ve karşı kıyıya geçmek için eteğindeki kumları serperek kendisine yol yapmaya çalışır.Fakat gece yönünü kaybettiği için eteğindeki kum bitince boğularak ölür.


..Datça da zeyinyağı fabrikası

12 Ağustos 2008

..ROMAN TİKA..


Kitap okumak bir serüven başka türlü bir nefes alma biçimi..yaşa, zamana, yaşanana, beklentilere görede değişim gösteren..

Canım Deniz bana sormuş "En çok etkileyen Aşk romanların neler?" banada zevkle yazmak düşer.. Blogumu okuyanlara kitaplarla ilgili öngirişi yapıp kolaycılık yapmayıp tamamını okuyanlara bırakacağım..

Birincisi aslında bir oyun ama ben okuduğumda çok etkilenmiş ve aklıma ilk gelen olduğu için..

Nazım Hikmet'den Ferhad ile Şirin ardından..

Turgut Özakman'dan Korkma İnsancık Korkma ve bir diğeride;

benim yaşadığım ama ne yazıkki onu daha yazan olmadı ;)

Bende bu sobeyi sevgili kitap çevirmeni İmge'ye ve sevgili Demet'e pas ediyorum..Lütfederde cevaplarlarsa zevkle kitap önerilerini değerlendireceğim..

02 Ağustos 2008

..ANTALYA VE ZAMAN..

Olağanüstü anlara tanıklık ediyor; yaşamaktan sağlıkla nefes alıyor olmaya şükrediyorum.. herzamanki gibi yine dolu dolu bir yaz geçiriyorum..her anı keyif her anı yeniliklere açık zamanlar..tanıdığım insanların bambaşka yönlerini tanıyor daha çok seviyorum..içtenliğin ne demek olduğunu bir kez daha anlıyor bolca cebime dolduruyorum.. bazı anlar öyle çok ihtiyaç duyuyorum ki içtenliğe..
Tutkun yaşamla yüzleşiyor ve yaşamda var olmanın ilk adımlarını bu sene atıyor..Azimle cesaretle ve mutlulukla..Yaşamın insana hazırladığı ilkler vardı ya hani..Tutkun da bu sene büyümenin adamdan sayılmanın alışık olduğu çocukluk hallerinden çok uzak genç gibi genç bir adam gibi davranmayı/olmayı yaşıyor..Bize de hızla artık çocuk olmadığının savaşını veriyor..Bu serüveni zevkle izliyorum çoktan unuttuğum geçmiş halimi hatırlamaya çalışarak..




Yaz olağan hızıyla yarılandı bile ve benim büyülü zamanlarım Antalya'da olma zamanlarımdır zaman burada hep hızlı akıyor ruhumu besleyen Akdenizin suyu tepemde güneşi çevremi saran cânım dostlarım...
Bende sanırım burada bu ara Abidin Dino gibi mutluluğun resmini çiziyorum/yaşıyorum...